BEYAZ DELİKLER !

KARA DELİKLERİ ANLAMADAN BEYAZ DELİKLER ORTAYA ÇIKTI..!

Uğur Çontu

Karadelik Tamam,
Peki Ya Beyazdelik?

06/05/2015 16:59

Eğer bilim kurgu filmlerini
seviyorsanız ya da
gökbilime ilginiz varsa
karadelik ifadesini defalarca
duymuşsunuzdur.
Einstein’ın 1915 yılında
geliştirdiği genel görelilik
kuramı tarafından varlıkları
tahmin edilen bu gök
cisimlerinin içine giren
herhangi bir şey bir daha
dışarı çıkamıyor. Biraz
ürkütücü değil mi? Ama şu
bir gerçek ki karadelikler
varlığı kanıtlanmış, yani
artık “kurgu” olmaktan
çıkmış cisimlerdir. İlk
karadelik 1965 yılında
keşfedilmişti. Bugün
Samanyolu’nun birkaç yüz
milyon karadeliğe ev
sahipliği yaptığı
düşünülüyor. İnsanın aklına
ilk olarak “bizden uzak
olsunlar” demekten başka
bir şey gelmiyor. Ancak
endişelenmemize gerek yok,
çünkü bilinen en yakın
karadelik tahminen 1600
ışık yılı uzağımızda.
Bugün kara delikler kadar
bilim insanlarının zihinlerini
meşgul eden başka bir
konu ise beyaz delikler. İlk
olarak 1957’de kuramsal
olarak var oldukları öne
sürülmüş ancak henüz bir
örneğine rastlanmamış bu
gök cisimleri aslında
karadeliklerin zamansal
simetriğidir. Karadeliklerin
tam aksine, beyazdelikler
içlerindeki her şeyi dışarı
püskürtürler ve bir kez
dışarı çıkan bir şeyin bir
daha içeri girmesi mümkün
değildir. 2011 yılında öne
sürülen bir iddiaya göre
Büyük Patlama’nın kendisi
de bir beyazdeliktir.

Beyazdelik kuramıyla ilgili
önemli bir sorun bu
cisimlerde meydana gelen
fiziksel süreçlerin
termodinamiğin ikinci
yasasına aykırı olmasıdır.
Bu yasa toplam entropinin
zamanla artacağını söyler
ancak beyazdelikler
entropiyi artırmaz, azaltır.
Peki, beyazdelikler ile
karadelikler arasında bir
bağlantı var mıdır? Uzay
zamandaki farklı noktaları
birbirine bağladığı öne
sürülen kuramsal tünellere
“Einstein-Rosen” köprüleri
ya da daha yaygın
kullanılan isimleriyle
solucan delikleri deniyor.
Bu tünellerin bir ucu
karadelik diğeriyse
beyazdeliktir. Karadeliğin
içine giren herhangi bir şey
evrenin bambaşka bir
yerinde beyazdelikten dışarı
çıkar. Solucan deliklerinin
mantığını şu klasik örnekle
açıklayabiliriz: Elimize bir
kâğıt alalım ve üzerinde iki
nokta işaretleyelim. Bu iki
nokta arasındaki mesafeyi
cetvelle ölçebiliriz. Şimdi
kâğıdı katlayıp noktaları
birbirine değecek hale
getirelim. Sonuçta iki nokta
birbirine kavuşmuş oldu. Bu
örnekte kâğıt uzay-zaman
düzlemiyken, kâğıdın yani
uzay-zamanın bükülmesi
sonucu bir solucan deliği
oluşmuş ve iki nokta
birbirine cetvelle
ölçtüğümüzden çok daha
fazla yaklaşmıştır.

Bugüne kadar keşfedilmiş
herhangi bir solucan deliği
yok. Ancak var oldukları
düşüncesi bile son derece
heyecan verici. Tüm bunlar
akıllara pek çok soru
getiriyor. Eğer Büyük
Patlama bir beyazdelik ise
beyazdeliklerin doğurduğu
başka evrenler de var
mıdır? Ya da evrenimiz çok
daha büyük bir evren
içindeki mini bir evren
olabilir mi? Solucan delikleri
sayesinde evrenin
bilinmeyen çok uzak
noktalarına yolculuk
yapılabilir mi?

Şunu unutmamak gerekir ki,
500 yıl önce Dünya’nın
yuvarlak olup olmadığı ve
Güneş’in etrafında dönüp
dönmediği tartışılıyordu.
200 yıl önce evrenin ne
kadar büyük olduğu
bilinmiyordu. 100 yıl önce
zamanın mutlak olduğu ve
tüm gözlemciler için aynı
hızla aktığı düşünülüyordu.
80 yıl önce ilk defa ortaya
atıldığında karadelikler de
bir kuramdan ibaretti. Kim
bilir, belki bir gün
beyazdeliklerle ilgili
sorularımızın da cevaplarını
bulabiliriz.  

KAYNAKLAR:
http://science.nasa.gov/
http://hubblesite.org/
http://bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/karadelik-tamam-peki-ya-beyazdelik

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hasta olunca ne yapmalıyız

Dünyadaki Önemli Tarihi Eserler

Kick Boks hakkında bilgi